Doğada kural nettir: Yırtıcı hayvan karnı tok olduğunda avlanmayı bırakır. Aslan doyunca çekilir, kurtlar fazlasına dokunmaz. Ama tilki ve çakal öyle değildir; karnı tok olsa bile yemeyeceği koyunu, kuzuyu boğar. Açgözlülük değil, yok etme dürtüsü çalışır.
İşte memleketin bazı “insan” kılıklıları da aynen böyle… Kasaları dolmuş, bankalarda saymakla bitmeyecek paraları var, arsalar, villalar, yatlar… Ama hâlâ doymuyorlar. Yetmiyor. Daha fazla maden, daha fazla beton, daha fazla yağma… Yiyemeyecekleri kadar dünya malı biriktirmek için insanları işsiz bırakmaktan, hayvanların yaşam alanını yok etmekten, ormanları talan etmekten çekinmiyorlar.
Ülke yanıyor, tarım bitiyor, denizler kirleniyor… Onların umurunda değil. Çünkü onlar için “vatan” sadece üzerine fiyat biçilebilen bir arazi parçası, “millet” ise müşteri.
Ve bilmezler ki; bu dünyada her şeyin bir bedeli vardır. Toprağı, suyu, havayı kirletenin, hakkı gasp edenin, açgözlülükle önüne geleni ezenin sonu bellidir:
Gözünü toprak doyurur…